24 Mayıs 2017 Çarşamba

GÜNEŞ GÖZLÜKLÜLER

     Savaş hortladı mı bir kez bir coğrafya da her şey kirlenmeye başlar artık. Temiz bir yer bırakmamak için de, dört bir yandan saldırıp kirletmeye çalışırlar. Tam da dediğim olayları yansıtan bir zamanda yaşıyoruz maalesef. Tertemiz, kocaman yürekleriyle haksızlığa karşı direnmeye çalışan insanlara, coğrafyalarına, evlerine  iktidar sahipleri kirlerini kusmaya çalıştığı bir dönem. Kürtlerin yaşadığı bölgeler ve Kürtlere yapılanlar bunun en açık örneği. Hendek ve barikatlar denilip aylarca devam eden çatışmalarda Nusaybin, Sur, Cizre, Silvan, Varto, Yüksekova, İdil, Şırnak, Silopi ve Yüksekova da yıkımın ve saldırmışlığı nın en kirlisini en çirkinini bizlere gösteren savaş taraftarları bunlar yetmezmiş gibi bir de Kürtlerin tarihine, kültürüne ve onlara rehberlik etmiş kanaat önderlerine el uzatmış ve kirletmeye çalışmış. Son 2-3 yıl içinde o kadar çok örneği var ki ancak ben son günlerde medyaya yansıyan özür dilerim sadece duyarlı vicdanlı insanların kalemine yansıyan olaylardan bahsedeceğim.

     Öncelikle Van da bulunan Çatak ilçesi belediyesinin,  park ismini değiştirmesinden bahsedeceğim. Surda devam eden çatışmaların durmasını, insanların ölmemesini istediği için savaş medyası tarafından afaroz edilen ve hak etmediği hakaretlere uğrayan ve sonunda da öldürülmesiyle sonuçlanan Sevgili Tahir abinin ( Elçi )adını taşıyan park adının değiştirilmesi tam anlamıyla acizliğin göstergesidir. Bu da yetmezmiş gibi parkın isminin ölen bir korucu isminin verilmesi de aslında egemen sistemin Kürtlere ne amaçladığını gözler önüne sermesi açısından önemli. Peki bu durum Kürt halkı gözünde adalet ve barış temsilcisi olarak yer etmiş değerli bir şahsiyetin, hatırasını taşıyan park isminin değiştirilmesi sizce onun adının unutulmasını mı sağlayacak? Kürt gençlerine bıraktığı bayrağın düşmesini mi sağlayacak? Tabi ki de hayır. Onun ismi de öğretikleri de Kürtlerin kalbinde de beyninde de sonsuza dek var olacaktır.








     Diğer bir iğrenç olay ise sosyal medyada paylaşılan bir fotoğraf. Kendisinin daha sonra Şırnak vali yardımcısı olarak öğrendiğim şahsiyet, savaş sonrası yıkıma uğramış harabe durumdaki bir evde pencere önünde güneş gözlüğü ile  verdiği poz. Utanmadan bir halkın yaşadığı acıya yıkıma poz vererek yaklaşmak. Aslında kendisinin verdiği poz iktidar sahiplerinin ve yandaşlarının savaş ve yıkım boyunca sergilemiş olduğu tutumun aynaya yansımış hali. Bir çocuğun ölü halinin annesi tarafından günlerce derin dondurucu da bekletilmiş haline fotoğraftaki gibi bakan toplumun hali.  Günlerce bir annenin bedeninin yerlerde bekletilmesine fotoğraftaki gibi bakan toplumun hali. Bedeni yerlerde sürüklenen insanlara fotoğraftaki gibi bakan toplumun hali. Hamile bir kadının evinin balkonunda vurulmasına fotoğraftaki gibi bakan toplumun hali. Ve buna benzer bir çok yaşadığımız acı olaya fotoğraftaki gibi bakan toplumun hali... Onlar yıkıma savaşa böyle baka kalsınlar, sessizce yerlerinde oturup ibadetlerini etsinler, yaklaşan Ramazan ayında oruçlarını tutup, nefislerini değil karınlarını açlığa yatırsınlar. Bizim onların bu haline bakacak güneş gözlüklerimiz yok ama onlara ders verecek kocaman yüreklerimiz devrimci mürekkeplerimiz var.

    





     Son olarak da Surda mahallerini yıkıma terk etmeyen halk için yazacağım. Mimari yapıların insan yaşamını ve  düşüncesini etkilediği tartışılmaz bir gerçekliktir. Toplu yaşama dayanan ve komünal düzeyde örgütlü mahallerde ve evlerde oturan Kürt aileleri belki de bu saye de bunca yıldır sömürüye asimile olmaya karşı durmayı başarmıştır. Bunu fark eden iktidar da bunu değiştirmek için savaşı söz konusu ederek Kürtlerin mahallerini yıkmaya başlamış. Toki ile ortaklık edip Kürt aile geleneğine ve sosyolojisine uymayan çok katlı binalar yaparak halkı kültüründen uzaklaştırmayı ve birbirlerine yabancılaştırmayı amaç edinmiş. Bu yüzden mahalle halkının  bu asil davranışını tebrik ediyorum. Çünkü tarihlerini, kültürlerini ve en önemlisi onurlarını satmayan bir halk tebrikten daha fazlasını hak ediyordur. Yazımı Aliye İzzetbegoviç in sözüyle sona erdirmek istiyorum. " Kaybedilmiş hiç bir kurtuluş savaşı yoktur ".   Anlayana...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder