15 Ocak 2013 Salı

AHLAKİ ÇÖKÜŞ

   
     Dünyanın herhangi bir coğrafyasında meydana gelmekte olan savaşlar sona ermiş, insanlık tarihin hiçbir döneminde göremediği huzuru yakalamış ve adaletin hakim kılındığı, mazlumların hakkını aldığı bir zaman yaşanılır duruma gelmiş. Ülkemizde de durum bu şekilde gelişmiş, ekonomik sorunlarımız halledilmiş,kadınlara uygulan tecavüz ve şiddetin önüne geçilmiş, yıllardır süregelen kardeş kavgası sona ermiş ve bizler de artık rahatça kanepelerimizin üzerinde uzanarak televizyon başında vakit öldürmeyi kendimize dertsiz, tasasız dünyada öncelikli şiar edinmişiz. Televizyon başında, buram buram Batının o ahlaksızlığını, yozlaştırıcı kokusunu içimize çekebilir ve ruhumuzu uyuşturabiliriz. O televizyon ki artık, peygamberin sünnetullah diye atfettiği evliliği paçavra yollarla, hayvani hislerin yaşandığı, maymun iştahlı ama bir o kadar da samimiyetten yoksun sevgi sözcüklerin havada uçuştuğu,  hiçbir şeyin anlam ifade etmediği dereceye indirmeyi başarmış. Oysaki evlilik yani aile kavramı bir toplumun ve medeniyetin temelini teşkil etmektedir. Bu temelin küçük bir sarsıntıya uğrayarak sapmaya uğraması, toplumun geri dönülemez bir yıkıma doğru sürükleneceği manasına gelir. Çok sevdiğimiz ve peşinden ahmakça koştuğumuz Batı, bunun en iyi örneğidir. Orada aile bağları kopmuş ve toplumları kendilerini büyük bir boşluğa doğru götürmüştür. Batı, bu boşluğunu eğlence, uyuşturucu ve cinsellik ile dolduruyor.

     Mevdudi' nin bir kitabında bu konu ile ilgili kurmuş olduğu sözler olayın ne kadar önemli olduğunu açığa çıkaracaktır. Mevdudi '' Nerede bir ahlaki çöküş, heva ve heveslerin peşinden gidiş, şehevi arzulara tapınış olursa, orada toplum ya da millet gerçekten korkunç bir tehlikeye varmış demektir. Evet, bir toplumun kadınıyla erkeğiyle, yaşlısı ve genciyle durumları bu olur ve hayvani arzularına esir olurlarsa, böylesi bir çirkefte bulanırlarsa; bu cinsel aşırılık onları ister istemez öylesine bir uçuruma yuvarlar ki; sonuçta doğal olarak o toplum ya da millet içinde helakın, yok oluşun ve ortadan kalkışın tüm nedenleri de var olur. ''  demiştir.


     

     Batılılaşma yolunda ilerleyen ülkemizin insanları da bu uğurda renklerini ve kokularını maalesef feda etmiştir. Bugün, ülkemde televizyonlara yayınlanan programlarda ahlaksızlığın, insani onurun, samimiyetin ve hayanın olmadığı evli insanları gördüğümde içim cız ediyor. Kültürümün, dilimin, dinimin beni var eden bütün değerlerimin Batı karşında küçük düşürülüşünü izlemek bana acı veriyor. Para için, araba için yani modern ilahlar için insanlığın çöpe atıldığını görmek acının yanında bana mahçubiyetliği de yaşamama neden oluyor. Sakın düşünmeyin mahçubiyetliğim bu onursuz kişilere, benim mahçubiyetliğim beni var eden bütün atalarımadır.

     Tarih bu yıkımlarla dolu birçok örneğe sahne olmuşken, yine o tarih birçok enkaz altından kalkan ve yeniden doğan medeniyetlerin, toplumların ayağa kalkışına da tanıklık etmiştir.  Bu umut, yani fıtratımızda var olan isyan edip var olma, bu mücadele de en büyük silahımızdır.

1 yorum:

  1. Çok haklısın, çok güzel bir yazı gerçekten. Bu kadar vurdumduymaz insanların olduğu bir dünyada duyarlı birilerini görmek çok güzel.

    YanıtlaSil